17 Mart 2018 Cumartesi

Sonbaharda Açan Çiçekler 2



Bir süre sakince oturduk arkadaşlarımızla sohbet ederek oyunlar onyarak sonra yavaştan gitmeye başladılar. En son Eylül ve bir arkadaşı kalmıştı beraber çıkacaklarını düşünüyordum ama Eylül arkadaşına çıkmasını kendisinin birazdan çıkacağını söyleyip lavaboya gitti.

Arkadaşı da aşağıya inmişti ben Eylülün çıkmasını bekliyordum. Eylül lavabodan çıkıp kapının önüne geldiğinde ayakkabısını giymek için eğildiğinde ok yaydan çıkmıştı artık. Eylülü kolundan tutup kapıya sertçe yaslayıp bedenimi de üzerine yükledim.

Kurtulmaya çalışıyordu ama bedenimin her yeriyle uyguladığı baskıdan kurtulamayacağının farkındaydı. Arkadaşına telefon edip ona gitmesini söylemesini istedim ve telefonunu verdim. Arayıp söyledi. Sonrasında ise vahşi bir dişi kurt gibi saldırmaya başladı ne yaptığımı sorgulayarak.

Vurmaya çalışıyor küfürler ediyordu. Yine bir boğuşmaya girişiyorduk. Eylül elimi ısıtmaya tokat atmaya çalışırken ben saçlarından yakalamaya çalışıyordum ve en sonunda saçından yakalayıp kendime çektim bileklerinden de tutarak.

Dudağından ısırıp kana susamışlığımı dindirmeye çalışıyordum. Kanının tadı da başka yerlerinin tadı gibi nefis diye düşünüyordum. Rahat durmuyordu ama ve bacağıyla dengemi bozup yere düşürdü bizi. Ve bildigin yuvarlanmaya başladık bir o bir ben üste çıkıyorduk.

İkimizi de kızdırmış ve alevlendirmişti bu hal. Islandığının farkındaydım o ise sertliğimi pantalonumun üstünden bile hissedebiliyordu bir an nefes nefese kalınca onu üstümden alıp yüz üstü yere uzattım. Pantalomu ve kemerimi çözdükten sonra onun taytını da aşağı indirdim.

Zaten sertleşmiş olan penisimi Eylülün kalçalarının arasından içeri bir anda ittirdim. Benim de canım yanmış olsa da bu giriş anı ikimizin de bilincini yitirmesine neden oldu. Çığlıkları elimde patlamıştı ve bir an elim gevşediğinde elimi de ısırmış ve kanatmıştı. Kanımın tadı ise dudaklarındaydı.

Bir elimle ellerini kavrayıp diğeriyle boğazını sıkmış bir halde arka deliğinin tadını çıkarıyordum. Penisimin damarlarını her bir sinir hücresinde hissediyordu. Başının şişip inmesini de ve arkasındaki bu hayvanın gücünü de.

 İçinden çıkıp ellerimi çektim üzerinden ıslanmış bedenlerimiz parıldar bir halde izliyorduk birbirimizi. Ve benim üzerime çıkıp ıslanmış sıcaklığını ağzıma dayadı kurtulmama imkan yoktu. Sularını içercesine yalıyor ve emiyordum.

Eylül ise nefessiz bırakmak istercesine daha da bastırıyordu kendini bir an kendini kaybedip serbest bırakınca kendini kucağıma çektim. Hırlaya hırlaya adeta bedenlerimizi birbirine yapıştırmıştık. Eylülün kalçaları ve boğazının çevresi benim ise bedenimin her yeri kızarmıştı.

Eylülün boşaldığını ve gevşemeye başladığını hissettiğim anda ise omuzlarından tutup penisime bastırdım ve tohumlarımı içine bıraktım.

Bedenlerimizi keşfettiğiz bu an içimizdeki vahşi hayvanın çıktığı bu andan sonra Eylülün dudaklarından dökülen cümleler ise her şeyi özetliyordu.

Ve sonbaharda bir tohum büyüyüp güzel çiçeklerini kendini ilk defa koklayanın yanında açıyordu.


Sonbaharda Açan Çiçekler 1



Yorucu ve zorlu ayların ardından özgün bir hale gelmis, güçlenmiş zihnim ve nerdeyse en güçlü haline ulaşmış bedenimle geçiyordu yaz. Üniversitenin ve derslerin başlama zamanları gelmişti artık.

Üniversite günleri geçerken sınıftan ve okuldan arkadaşlarla evde buluşmuş oturuyorduk. Geyiğinden ciddisine kadar herkes birbiriyle konuşuyor bir yandan da biraları içiyorduk. Eylül ile tartışıyorduk yine bir konu üzerinde.

Eylül ile olan tartışmalarımız hep olan bir şey olduğundan arkadaşların pek dikkatini çekmiyordu. Eylül ile olan tartışmalarımız boş olmaz hep birbirimize bir şeyler katan türden olmuştur ve gerek gezerken gerekse de sohbet ederken tuhaf bir etkileşim olur aramızda ama bu seferkinin farklı olduğu kesin gibiydi. Ve Eylül o zorlu yorucu ayların da en yakın tanığıydı.

Tartışmamız iyice ateşli bir hale gelmiş ve fiziksel temaslarda başlamıştı. Farklı yöne çeken benim hareketim oluyordu. Eylülün bileğinden tutmuş biraz bağrışıyorduk. Elini kurtarmak için beni itmeye çalışıyordu ve güçlü bir yapısı olduğunu biliyordum. 

Bir an iterken dengemi kaybedip yere düşünce o da üstüme çıkıp bileğini öyle tutmamın intikamını almaya çalışıyordu. Birbirimizin bileğini tutmaya çalışırken biraz boğuşuyorduk ama boğuşurken olanlar ikimizin de bakışlarını değiştirmişti.

Boğuşurken altına giydiği taytından kalçalarını hissedebiliyordum ve boğuşurken penisime sürtünmesi iyice sertleştirtirmişti o da bunu hissediyordu ve hissettikçe daha da bastırıyordu.

Arkadaşlarımız bizi izlerken şaşırmışlardı ilk defa onların yanında bu hale gelmiştik. Nefes nefese kalınca boğuşmayı bıraktık Eylülün yüzünde ise zafer kazanmış bir hal vardı.

Bakışlarımızda ise bir ateşin yandığının işaretleri vardı...