22 Mayıs 2018 Salı

Görülebilenler

Her gün karşılaştığımız denk geldigimiz yada tanıdığımız samimi olduğumuz insanlardan ne kadarının tamamını görebiliyorsunuz ?

Tamamını kısmını biraz açmam gerekli tabi. Yani o insanların gördüğünüz karakteri dışında o fikir edindiğiniz özellikleri dışında nelerini görebiliyorsunuz diye sormak isterim size.

Çok fazla gördüğümüz şey olmaz. Eğer aradaki bağ farklı türden özel ve yakın değilse. Insanlar hakkında belli fikirler üretiriz ve hep o fikirler etrafında var olur o insan. Bunun arkası ise aklımıza gelmez bile. İnsanların benim hakkımdaki fikirlerini anlatmam yardımcı olacaktır size.

Sakin olduğumu,
Neşeli ve eğlenceli olduğumu,
Şair ruhlu olduğumu,
Duygusal olduğumu,
Duygusal olmadığımı,
Gıcık olduğumu,
Iyi bir insan ve arkadaş olduğumu,
Sadist olduğumu,
Gavat olduğumu,
Deli olduğumu,
Sapık olduğumu,
Iyi bir baba olma görüntüsünde olduğumu,
Kıskanç olduğumu,
Kıskanç olmadığımı,
Dominant bir karaktere sahip olduğumu,
Söylemiş olsam da en çok deliliğimi söyleyenler oldu. Hatırlayamadığım onlarca şey daha.

İnsanlar hakkımda bu kadar farklı şeyler düşündüler ama arkasındakine bırakmadılar. Oysa ben sadece özgür, rüzgar ve ve geceydim. Ve bu üç isme sığan her şey.




17 Mart 2018 Cumartesi

Sonbaharda Açan Çiçekler 2



Bir süre sakince oturduk arkadaşlarımızla sohbet ederek oyunlar onyarak sonra yavaştan gitmeye başladılar. En son Eylül ve bir arkadaşı kalmıştı beraber çıkacaklarını düşünüyordum ama Eylül arkadaşına çıkmasını kendisinin birazdan çıkacağını söyleyip lavaboya gitti.

Arkadaşı da aşağıya inmişti ben Eylülün çıkmasını bekliyordum. Eylül lavabodan çıkıp kapının önüne geldiğinde ayakkabısını giymek için eğildiğinde ok yaydan çıkmıştı artık. Eylülü kolundan tutup kapıya sertçe yaslayıp bedenimi de üzerine yükledim.

Kurtulmaya çalışıyordu ama bedenimin her yeriyle uyguladığı baskıdan kurtulamayacağının farkındaydı. Arkadaşına telefon edip ona gitmesini söylemesini istedim ve telefonunu verdim. Arayıp söyledi. Sonrasında ise vahşi bir dişi kurt gibi saldırmaya başladı ne yaptığımı sorgulayarak.

Vurmaya çalışıyor küfürler ediyordu. Yine bir boğuşmaya girişiyorduk. Eylül elimi ısıtmaya tokat atmaya çalışırken ben saçlarından yakalamaya çalışıyordum ve en sonunda saçından yakalayıp kendime çektim bileklerinden de tutarak.

Dudağından ısırıp kana susamışlığımı dindirmeye çalışıyordum. Kanının tadı da başka yerlerinin tadı gibi nefis diye düşünüyordum. Rahat durmuyordu ama ve bacağıyla dengemi bozup yere düşürdü bizi. Ve bildigin yuvarlanmaya başladık bir o bir ben üste çıkıyorduk.

İkimizi de kızdırmış ve alevlendirmişti bu hal. Islandığının farkındaydım o ise sertliğimi pantalonumun üstünden bile hissedebiliyordu bir an nefes nefese kalınca onu üstümden alıp yüz üstü yere uzattım. Pantalomu ve kemerimi çözdükten sonra onun taytını da aşağı indirdim.

Zaten sertleşmiş olan penisimi Eylülün kalçalarının arasından içeri bir anda ittirdim. Benim de canım yanmış olsa da bu giriş anı ikimizin de bilincini yitirmesine neden oldu. Çığlıkları elimde patlamıştı ve bir an elim gevşediğinde elimi de ısırmış ve kanatmıştı. Kanımın tadı ise dudaklarındaydı.

Bir elimle ellerini kavrayıp diğeriyle boğazını sıkmış bir halde arka deliğinin tadını çıkarıyordum. Penisimin damarlarını her bir sinir hücresinde hissediyordu. Başının şişip inmesini de ve arkasındaki bu hayvanın gücünü de.

 İçinden çıkıp ellerimi çektim üzerinden ıslanmış bedenlerimiz parıldar bir halde izliyorduk birbirimizi. Ve benim üzerime çıkıp ıslanmış sıcaklığını ağzıma dayadı kurtulmama imkan yoktu. Sularını içercesine yalıyor ve emiyordum.

Eylül ise nefessiz bırakmak istercesine daha da bastırıyordu kendini bir an kendini kaybedip serbest bırakınca kendini kucağıma çektim. Hırlaya hırlaya adeta bedenlerimizi birbirine yapıştırmıştık. Eylülün kalçaları ve boğazının çevresi benim ise bedenimin her yeri kızarmıştı.

Eylülün boşaldığını ve gevşemeye başladığını hissettiğim anda ise omuzlarından tutup penisime bastırdım ve tohumlarımı içine bıraktım.

Bedenlerimizi keşfettiğiz bu an içimizdeki vahşi hayvanın çıktığı bu andan sonra Eylülün dudaklarından dökülen cümleler ise her şeyi özetliyordu.

Ve sonbaharda bir tohum büyüyüp güzel çiçeklerini kendini ilk defa koklayanın yanında açıyordu.


Sonbaharda Açan Çiçekler 1



Yorucu ve zorlu ayların ardından özgün bir hale gelmis, güçlenmiş zihnim ve nerdeyse en güçlü haline ulaşmış bedenimle geçiyordu yaz. Üniversitenin ve derslerin başlama zamanları gelmişti artık.

Üniversite günleri geçerken sınıftan ve okuldan arkadaşlarla evde buluşmuş oturuyorduk. Geyiğinden ciddisine kadar herkes birbiriyle konuşuyor bir yandan da biraları içiyorduk. Eylül ile tartışıyorduk yine bir konu üzerinde.

Eylül ile olan tartışmalarımız hep olan bir şey olduğundan arkadaşların pek dikkatini çekmiyordu. Eylül ile olan tartışmalarımız boş olmaz hep birbirimize bir şeyler katan türden olmuştur ve gerek gezerken gerekse de sohbet ederken tuhaf bir etkileşim olur aramızda ama bu seferkinin farklı olduğu kesin gibiydi. Ve Eylül o zorlu yorucu ayların da en yakın tanığıydı.

Tartışmamız iyice ateşli bir hale gelmiş ve fiziksel temaslarda başlamıştı. Farklı yöne çeken benim hareketim oluyordu. Eylülün bileğinden tutmuş biraz bağrışıyorduk. Elini kurtarmak için beni itmeye çalışıyordu ve güçlü bir yapısı olduğunu biliyordum. 

Bir an iterken dengemi kaybedip yere düşünce o da üstüme çıkıp bileğini öyle tutmamın intikamını almaya çalışıyordu. Birbirimizin bileğini tutmaya çalışırken biraz boğuşuyorduk ama boğuşurken olanlar ikimizin de bakışlarını değiştirmişti.

Boğuşurken altına giydiği taytından kalçalarını hissedebiliyordum ve boğuşurken penisime sürtünmesi iyice sertleştirtirmişti o da bunu hissediyordu ve hissettikçe daha da bastırıyordu.

Arkadaşlarımız bizi izlerken şaşırmışlardı ilk defa onların yanında bu hale gelmiştik. Nefes nefese kalınca boğuşmayı bıraktık Eylülün yüzünde ise zafer kazanmış bir hal vardı.

Bakışlarımızda ise bir ateşin yandığının işaretleri vardı...



9 Ocak 2018 Salı

Teslimiyet Ve Aidiyetin İlk Anları -5

                                   

Dükkanları, mağazaları geziyoruz alacağımız şeyler için. Güzel şeyler olmasına rağmen aklımda olanları bulamadığım için bir süre daha geziyoruz. En sonunda bir mağazada sana alacağım çorapları, jartiyeri görüyorum ve yüzümdeki tebessümden bunu fark ediyorsun. File çorap, birkaç farklı desende ince siyah çoraplar ve bir de jartiyer seçip sana denemen için veriyorum. Kabini kapatan ise sadece bir perde var hafif bir aralık bırakıyorum. Heyecan içinde deniyorsun, daha önce denemediğin şeylerden yalnızca biriydi bu. Hepsini deneyip bana gösterdikten sonra jartiyeri giymek üzereyken 

" onu şimdi denemeni istemiyorum" diyorum. 

Yüzünde şaşkınlıkla jartiyeri çorapları bana verip giyindikten sonra kabinden çıkıyorsun. Sonra da birkaç güzel elbise alıp alışverişi bitiriyoruz. Gözüme bir kafe çarpıyor güzel bir yer gibi geliyor aklımdaki şeyler için. Kafenin içinde oturanlar ise daha çok liseye giden kızlar ve erkekler o yuzden rahat bir ortam denilebilir diye düşünüyorum. Masaya karşılıklı olarak oturuyoruz. Birer içecek ve yemek söylüyoruz. Bu sırada konuşmaya devam ediyoruz ve sen kendini anlatmaya devam ediyorsun. Annen arıyor bu sırada telefonu açıp konuşmaya başlıyorsun ve tabi benimle olduğunu bilmiyor. Sen konuşurken ayağımı ayakkabıdan çıkarıp ayak bileğini okşuyorum yüzüme yapma dercesine baksan da ayağımı sürterek yukarıya çıkarıyorum. Elini engellemek istercesine elimin üzerine koyuyorsun ama parmaklarım külodunun üzerine geldi bile ve külodunun üzerinden amına baskı uygulamaya başlıyorum. Aldığın zevk yaşadığın utancı bastırıyor. Annenle konuşurken bir yandan zevk içinde kalıyorsun. Kelimeler ağzında kayboluyor ve telefon kapanıyor. Zevki yaşayacağını düşünürken ayağımı çekiyorum.

Elinden oyuncağı alınmış cocuk gibi somurtuyorsun ta ki ellerim dudaklarını okşayana kadar. İçinde ne yaşarsan yaşa dokunuşlarım seni etkisiz kılıyor. Yemek boyunca sadece konuşuyoruz ve masalardaki gençleri izliyoruz. Bazılarının üzerinde üniformaları dahi var. Yine de ufak dokunuşlarla hazları tatmaya çalışıyorlar. Bu ufak detaydan sonra yemegimiz bitiyor ve kalkıyoruz.

Seni eve gönderme zamanı geliyor artık o yüzden senin çantana koyduğum bir şeyi çıkarmanın vakti geliyor o yüzden bir parkta ağaçların arasına götürüyorum seni. Bir vibratör çıkarıyorum çantanı elime alıp ve bunu amına yerleştirmeni istiyorum. Sen yerleştirdikten sonra kumandasına basıp çalıştırıyorum bacakların kasilmanım işaretlerini gösteriyor ve 

" ne yapacağım bunu " diyorsun

Seni otobüse bindirdiğimde çalıştırmaya başlayacağını ve inene kadar çalıştırmanı söylüyorum. Karşı çıkacak gibi olduğunda önce kalçana sert bir şaplak atıyorum vebir hafta mastürbasyon da yapmamanı söylüyorum.  

Parktan çıkıp otobüs durağına yürüyoruz otobüsün gelirken sarılmak istiyorsun ve ufak bir sarılmadan sonra otobüs geliyor ve otobüse bindiriyorum seni. Ve bindiğinde dediğimi yaptığını görüyorum yüz ifadelerinden.


Devam edecek...

7 Ocak 2018 Pazar

Teslimiyet Ve Aidiyetin Ilk Anları -4




Çekmeceye yönelip neler yapabileceğimi neler yapmak istediğimi düşünüyorum.  Zihnimden onlarca düşünce geçiyor ve senin bağlı olduğun aklıma dank ediyor. Bağlı halde bırakmıştım seni ve ne kadar süredir bu çekmecenin önünde olduğumu bilmiyorum. Elime kağıtlarım ve kalemlerim geliyor. Ve onları alıp yanına dönüyorum. Nerede kaldığımı merak edercesine bakıyorsun içeri girdiğim andan beri. Karşındaki koltuğa geçip oturuyorum ve kağıda uyman gereken yasakları, yapman gereken şeyleri ve araştırman gerekenleri bir bir yazıyorum ve yerimden kalkıp çantanın yanına gidiyorum. Çantanı açıp içine koyuyorum kağıdı ve sana dönüp eve gittiğinde dikkatlice oku bunları diyorum be başını sallıyorsun. 

Tekrar karşına geçip oturuyorum, ipler tenini iyice sıkmış bu gözüme çarpıyor. Kalkıp çözüyorum ipleri yavas yavaş. Çözerken de gozlerinle süzüyorsun beni. İpleri çözerken fark ediyorum ki beyaz teninde güzel izler bırakmış. Ellerimle o izleri okşuyorum ve okşarken tebessüm ediyorsun. Dokunuşum acının izlerini mutluluk izlerine çeviriyor ve hafif bir tebessümle yüzüne bakıyorum okşarken. Ayağa kalkıp koltuğa geçiyorum sana da tam karşıma oturmanı söylüyorum. Ve konuşmaya başlıyorum.

Seninle bir süredir tanışıyoruz ve birbirimiz hakkında pek çok şey biliyoruz. Fakat senden daha fazla şey anlatmanı istiyorum kendine dair, kendinde var olan şeyleri keşfettikçe daha fazla anlatmanı istiyorum. Kağıtta yazilanlara en ufak itiraz olmadan uyucaksın. Bulunduğun her ortamda güçlü karakterini ortaya koyacaksın benim kızım böyle olucak. Sana bir isim de veriyorum, e. Nerede olursak olalım sana bu isimle seslenicem. Elbette bir hayatın olacak senin ama kontrolünü ben üstlenicem. Dediklerime uymadığında cezalar olacak, ödüllendirilicek şeyler yaptığında ise güzel şeyler seni bekliyor olucak. Ve bu dediklerimi onaylıcağını da biliyorum bunu bakışlarınla o kadar net belli ediyorsun ki. Bir süre ailenle kalmaya devam ediceksin ama sonrasında buraya gelmeni isteyeceğim bir an olacak o an aramızdaki bağın ne kadar güçlü ve sahi olduğunu göreceğimiz an olucak vereceğin kararla. Söyleyeceklerim bitti.

Şimdi seninle biraz dışarı çıkıcaz ve ufak bir alışveriş yapıcaz beraberinde de ufak bir gezinti. Ama çıkmadan önce dudaklarında ufak bir iz için dudağını ısırıyorum ve çok hafif bir kan sızıyor. Dudağımı yalıyorum, kanının tadını seviyorum ve dudağına ufak bir öpücük konduruyorum ve giyinmeni istiyorum. Giyinmeni beklerken duvara yaslanıp izliyorum giyinmeni. Izlenmenin heyecanını duyuyorsun ellerinin hareketinden anlıyorum bunu. Giyinip yanıma geliyorsun, sanki çok istediği şeyi almaya gidecek olan bir çocuk gibi heyecanlı ve mutlusun. Evden çıkarken beline sarılıyorum sen de başını omzuma koyuyorsun. Merak ediyor musun ne yapıcağımızı diye soruyorum yürürken fazlasıyla diyorsun ama çok güzel olacağını tahmin edebiliyorum diyorsun. İplerin izini soruyorum, acıyor ona rağmen düşündüğümde haz veriyor diyorsun. Aklımda dışarıda yapacaklarımızın verdiği bir haz ve dudaklarımda tebessümü var.

Devam edecek...

18 Şubat 2017 Cumartesi

Teslimiyet Ve Aidiyetin Ilk Anları -3




Sana seslenince irkildin baktın, duyduğun şey görmeyi istediğin şeyi sunuyordu sana. Sana söylediğim şey fermuarı çözüp pantalonumu indirmendi. Sen kısa bir süre düşündün bütün çıplaklığımla efendimin dizinin dibindeyim ve benden bunu istedi diye ama bir yandan da tedirginlik var bundan sonrs ne isticegime dair ama bir yandan da bu konudaki isteğin ve merakın var. Senin bu itaat isteğini yükseltmen ve efendine olan itaatini gösterme çabanı keyifle gülümseyerek izliyorum her zaman. Ve elin fermuarıma gidiyor yavasça indiriyorsun ve sonra da pantalonumu ve sonra da çamaşırımı bunları yaparken derin bir nefes alarak yapıyorsun her an heyecanın artıyor, tenin ise her an daha da yanıyor. Ve sen önümde diz çökmüş sıcak ve iştahını açan sikime bakarken ne kadar istediğini görebiliyorum.

Elinle dokunmana hissetmene izin veriyorum ve elini sıcak yavaş yavaş sertleşmeye başlamış olan sikime atıyorsun avuçlarının arasında hissederken sıcaklığını yeter diyorum ve sen o an tam boşalıcakken boşalamamış gibi bir hisle kaplandın. Isteğin daha da yükselmişken elimi saçlarına atıp saçlarını elime doluyorum ve sikime doğru getiriyorum dudaklarını öp ve bir iki saniye em diyorum senin yüzünde bir sevinç hali oluyor ama şaşırıyorsun kendine bu haline. Kısa süre bir şey yapıcak olmana rağmen aşırı bir isteğin var bundan daha ilginci memnunsun halinden. Ve öpüp emdikten sonra dizlerinin üzerinde dur ve öne eğil diyorum arkana bakma ellerin hareket etmesin diyerek. Yerimden kalkıyorum ve elimle önce ıslaklığına dokunuyorum ve elimi sürtünce bedeninin kasıldığını net bir şekilde hissediyorum. Parmağımı çekip bir iki saniyeliğine dilimi sürtüp yalıyorum amını ve sonra çekilip önüne gelerek yüzüne bakıyorum. Neden devam etmedin diye soruyorsun, gülümseyerek bu kolay olmayacak diyorum. Hem şaşkınlık yaşıyorsun hem de merak içindesin ve itaatin her anından keyif alıyorsun.

Ve etrafında dolaşırken bugün seninle iki şey denicez ve biraz sınırlarını görücez diyorum. Sen merakla dinliyorsun ve memnun, hoşnut bir ifadeyle.  Ayağa kalk ve yürü odaya kadar diyorum tabi elimde boynuna geçirdiğim tasmanın ipini tutarak. Odaya vardığımızda tasmanı çıkarıyorum yatağa uzan diyorum ve kelepçeleri çekmeceden çıkarıyorum sen endişeleniyorsun bunu fark ediyorum ve ne oldu diye soruyorum sana. Sen ise tedirgin oldum, çekindim diyorsun. Benim o an aklıma bir şeyi denemek geliyor ve sana o zaman kendin kelepçele yatağa kendini itaati istiyorsan diyorum ve odadan çıkıyorum bir süre. Sen o sürede düşünüyorsun ne yapıyorum ben böyle diyerek ve aklında ya kötü bir şey yaparsa diye ama sonra öyle bir şey düşünüyorsun ki kendinin bile şaşırdığın ve itaat hissini güçlendiren. Düşündüğün şey efendim bana neden kötü bir şey yapmak istesin kiydi. Ve içeri geldiğimde bir elin kelepçelenmiş görüyorum ve diğeri de elinde bana uzatılmış istiyorum efendim diyerek uzatıyorsun kelepçeyi ve ben de elini uzatıp kelepçeliyorum yatağa seni. 

Şimdi ise ne yapıcağımı düşünürken ben yine içeri gidip geliyorum ve elimde beze sarılmış bir buz var. Ve bunu memelerine ve göğüs çevrene damlatıyorum ve elimle tenine iyice sürüyorum. Tabi buz damlarken tenine değen soğukluk hafif bir derin nefes almaya neden oluyor. Ve sonra çekmeceye uzanıp bir mum alıyorum ve snaa bakıyorum ne yapıcaksın onu demenk beklerken gülümsüyorsun bunu istiyorsun yani. Ben de mumu yakıp tenine yavaşça birkaç damla damlatıyorum ilk bir iki damlada iniltiye benzer sesler çıksa da sonrakilerde sesin çıkmıyor. Sadece teninin damlalar düşerken ki hallerini görüyorum ve bu güvenin itaatin sana verdiği keyfi rahatlığı görüyorum yüzünde. Islak bir bezle üstündekileri siliyorum ve sonra kelepçeni de çözüyorum. Ve memelerinin iki ucundan da öpüyorum ellerimle okşayarak. Biraz da emiyor ve yalıyorum ellerin saçlarıma geliyor ve bastırıyor ama bir şey demiyorum ödülünü veriyorum çünkü sana. Sen kısa sürücek sanarken dakikalrca memelerinde geziniyor dilim ve emiyorum. Ellerim ise islaklığın ve sıcaklığında okşuyor seni. Emerek amına doğru iniyorum ve tabi öperek bir süre de amının dudaklarına dilimi sürtüyorum yalıyorum ıslaklığını ve sonra da güzelce emiyorum dudaklarımla ah tadın güzel ve kokun harika. Dilimi de amının içine sokup bastırarak delirtiyorum seni sanki. Ama bir süre sonra çekiliyorum ve rahatlamana daha var. Sen bu kadar tahrik olmuş ve zevk almışken bu halde bırakılınca sanki kızıyorsun ama aksine daha çok istiyorsun tenimle yanmayı ve altımda olmayı ve tabi zevk almayı.

Yanına uzanıyorum çıplak bir halde ve sen kucağıma başını koyuyorsun. Efendinin kucağında huzurlu bir haldesin sakinsin ne kadar güzel diyorsun ve tenim ise seni ısıtıyor. Ellerim de yine saçlarında geziniyor. Tenini okşamaya devam ediyor, kalçalarını memelerini ve boynunu okşuyorum. Bir süre böyle dinlendikten sonra uzan yine diyorum ve kalkıp çekmeceden ipi çıkarıyorum. Sen ne yapıcağımı anlıyorsun ve istiyorsun. Yavaş yavaş güzelce dikkat ederek ipi bağlıyorum sadece memelerin, amın ve kalçaların açık kalacak şekilde ellerin arkada bağlıyorum. Vr tamam efendisi güzel kızını güzelce bağladı ve karşına geçip oturuyorim sana bakıyorum. Ve yine çekmeceye yöneliyorum sen bana merak içinde bakarken.

Devam edecek...

5 Şubat 2017 Pazar

Teslimiyet Ve Aidiyetin Ilk Anları -2


Gözlerindeki bant çözüldükten sonra utangaç bakışlarınla efendine bakıyorsun ben ise çıplaklığından utanan karşımdaki itaatkarımın bu halini seyrediyorum bir süre. Elimi çenenin altına götürüp tutuyorum ve başını kaldırıyorum. Başın sadece ben söylediğimde eğilecek onun dışında hep dik ve karşıya bakacak bakışların dedikten sonra elimle okşuyorum tenini ve sonra da çekiyorum elimi. Bakışlarında yine utangaçlık devam ediyor ama dediklerimi yapıyorsun, aferin.

Etrafında dolaşıyorum sen beni izlemeye çalışıyorsun ama arkana geçtiğimde göremeyişinin bir merak hali oluyor sende. Efendinin ne yapıcağını merak ediyorsun ve bu merakını gördüğüm için arkanda daha fazla duruyorum. Merakın yüksek de olsa itaat isteğin ruhunu sarıyor ve sadece hissetmeye çalışıyorsun ne yaptığımı. Hassas noktalarına dokunup tepkine bakmak istiyorum ve elimi arkandayken amına doğru götürüp ıslaklığını ve sıcaklığını görüyorum. Elim ill dokunduğunda tenine sıcaklığına irkildin ama elimin daha fazla durmasını da istedin o an. Ve sonra da kalçalarının arasına iniyor parmaklarım deliğin ufacık ve sen elini getirmem istiyorsun çekiniyorsun orana dokunulmasından ama elin gelmiyor. Sen de şaşırıyorsun bu haline ama itaat o an sana keyif ve daha fazlasını veriyor ve elimi çekiyorum.

Koltuğa oturuyorum, sana dizlerinin üstüne çök diyorum. Sen dediğimi hemen yapıyorsun ama daha devam ediyor ve sonra da ellerini de yere koy diyorum ve emekleyerek bir tur at odanın içerisinde sonra da dizlerimin, ayaklarımın önüne gel ve dur diyorum. Sen bana bakıyorsun birkaç saniye düşünüyorsun bunu neden yapmalıyım diye soruyorsun kendine ama sonra sadece efendim istediği için bile yeterli deyip bir tur attıktan sonra önümde duruyorsun. Dizlerin acımış biraz bunu anlıyorum ve başın dik önüne baktığın için rahatça otur diyorum ve sende hafif bir gülümsemeyle oturuyorsun ben de biraz başını ve saçlarını okşuyorum. Bir süre sonra ellerimi çekiyorum ve sana sesleniyorum.

Devamı gelecek...